Ercoşkun, etlerin bakteri ve parazit içerebileceğini belirterek, yanlış tüketim sonrasında insanlara yaklaşık 40 hastalık ve parazitin bulaşabileceğini ifade etti. Ayrıca, etlerin yeterince pişirilmemesi durumunda canlı kalan mikroorganizmaların zamanla etin tamamına yayılarak besleyici özelliklerini gölgede bırakacak bir zehire dönüşebileceğini ve bu tür risklerin ölümle sonuçlanabileceğini vurguladı. Sağlıklı bir et tüketimi için et termometresi kullanmanın önemine değinen Ercoşkun, kırmızı etlerin en az 63 santigrat derece, beyaz etlerin ise en az 74 santigrat derece sıcaklıkta pişirilmesi gerektiğini belirtti.
"Etlerin iyi pişirilmesi bu risklerin önlenmesi açısından önemlidir"
Etlerin, barındırdığı protein sebebiyle mikroorganizmaların saldırısına açık olduğunu belirten Ercoşkun, “Et, bizler için olduğu kadar mikroorganizmalar için de tüm besin unsurlarını sağlayabilecek yüksek bir besin değerine sahip besin maddesidir. Bu açıdan etler, mikroorganizmalar tarafından istila edilmeye müsaittir” dedi.
Kanatlı hayvan ve su canlılarının etlerinin daha riskli olduğunu belirten Ercoşkun, "Pişirme süresi büyük önem taşımaktadır. Ülkemiz, orta iklim sıcaklığına sahip bir özellik taşımaktadır. Bu açıdan, mikroorganizmaların gelişmesi için ideal şartlarda ideal şartları sağlamaktadır. Et ve et ürünlerinde mikroorganizmaların gelişimini sınırlayan bir diğer faktör ise etin pH'sıdır. Kırmızı etler, düşük pH'ları sebebiyle birçok patojen mikroorganizmanın gelişimine engel olabilmektedir. Bunun ile birlikte kanatlı ve su ürünleri etleri bu bakımdan da çok risklidir. Bu nedenle et termometresi kullanmak ve etin merkez noktası sıcaklığının kırmızı etler için en az 63 santigrat derece, beyaz etler için de 74 dereceyi geçmesi gerekmektedir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan insanlar, bu hususta en hassas gruplardır. Bu tür riskler ölümlere yol açabilir” diye konuştu. İHA