Vergi Usul Kanunu işletmelerin (bilanço usulüne göre defter tutanlar) Yurt-içi Üretici Fiyat Endeksi’ne göre son üç hesap döneminde %100 ve içinde bulunan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutmaktadır. Türkiye’de yükselen enflasyon nedeniyle 2022 yılında uygulanması gereken sistem, 2023 yılına ertelendi. 2004 yılından bu yana ilk kez 19 yıl sonra yeniden uygulanacak. Enflasyon muhasebesi sistemi uygulayacak işletmeler için iktisadi varlıklarının değerini nasıl belirleneceği daha da önemlisi vergi yükümlülüklerin artıp artmayacağı önemli bir sorundur.

Enflasyon muhasebesinin sağlayabileceği büyük avantajlardan birincisi, enflasyonun şişirdiği karların düzeltilmesinden sonra vergi matrahın ve vergi yükünün azalmasıdır. İkincisi de sahip oldukları varlıkların gerçek değerleri üzerinden muhasebe kayıtlarında gösterilmesi sağlanabilecektir. Son olarak da işletmenin performansının gerçeğe yakın görülmesi sağlanacağı için enflasyonun oluşturduğu mali illüzyondan kurtulmak mümkün olacaktır.

Enflasyon muhasebesi hesaplamalarında işletmelerin varlıkları parasal (cari olarak TL olan) ve parasal olmayan (stok, bina vs) olarak sınıflandırılarak Yi-ÜFE endeksine göre değerlemesi yapılacaktır. Bu durumda, stok, sabit varlık ağırlıklı işletmelerin enflasyondan dolayı değer artışı sonucunda özsermayelerinde de artış olacaktır. Elde edilecek enflasyon sebebiyle sermaye artışı (enflasyon karı) üzerinden firmalar 2023 yılı kazançları için vergi ödemeyeceklerdir. Yalnız enflasyon muhasebesi 2024 yılı için de uygulanırsa elde edilen enflasyon farkı kazançlarından vergi ödenecektir. 2024 yılının uygulamasında (2025 yılında) aktif yapısında sabit varlıkları ve stokları kuvvetli olan işletmeler için vergi yükünün yüksek olması muhtemeldir.

Enflasyon muhasebesi, özellikle yabancı sermayeli firmalar tarafından istenmektedir. Çünkü Türkiye’de elde ettikleri kazançları yüksek enflasyon nedeniyle daha fazla vergilendirileceği endişesi bu firmaları enflasyon muhasebesi uygulamalarına yönelmektedir. Yabancı sermayeli firmalar, Enflasyon düzeltmesinden sonra Türkiye’den transfer edebilecekleri kazançlar artacağından ve firmanın Türkiye’de sahip olduğu varlıkların gerçek değerleri üzerinden değerlemesi mümkün olduğu için firma değerleri de yükseleceği için enflasyon muhasebesinin uygulanmasında ısrar etmektedirler.

Türkiye’de işletmelerin enflasyon muhasebesi ile firma değeri artıracağından dolayı, kredibilitesinin de artışına katkı sağlayacaktır. Fakat stok ve sabit varlıkların değeri artıktan sonra yapılacak satışlardan dolayı KDV ve gelir vergilerinin yükü de izleyen yıllarda artacaktır. O nedenle, işletmelerin mali müşavirlerinin ve muhasebeciler değerleme sonucu elde ettikleri sonuçlar üzerinden finansal senaryolar ile muhtemel gelişmeleri de analiz etmeleri önemlidir. Türkiye yüksek enflasyon nedeniyle karşılaşılan en büyük değişim enflasyon sonucunda aşırı değerlenmiş mali tablolar olacaktır. Enflasyonist ortamdaki mali tablolar, Türkiye’de yeni bir ekonomik ve mali ortamı da oluşturması muhtemeldir. Dolayısıyla hem kamu kesimi hem de özel sektör yeni ortamda farklı bir mali yapıyla mücadele edeceklerdir.  Zor da olsa enflasyonun değiştirdiği ekonomik dünyada varlığını sürdürmek firmalar için daha da önemlidir.