1781 yılında Mekke'de yapılan 2002 yılına kadar varlığını sürdüren her bir taşı, her bir odası, her bir noktası hatıralarla dolu olan Ecdadımızın yadigarı, Kabenin hemen bitişiğinde, Mekkeye ve Kabeyi Şerife hakim noktada, güvenlik ve koruma amaçlı yapılan 500 yıl ayakta duran Ecyad Kalesi….

Ecyad; atların yetiştirildiği tepe, yüksekte bir yer, hacca ve umreye 2002 den evvel gelenlerin gördüğü, sonrakilerinde şurda bir kalemiz vardi dedigi ve resimlerde gördüğümüz, 1.Dünya Savaşında Garnizonumuz olan tepe…

Bir anısını anlatayım…
Bir Ramazan günü Ecyad Kalesinde komutan Aşcı başını çağırır, "Akşam iftara Erat' a Et yemeği ikram edelim, Onunla oruç açsınlar, in kaleden et al gel çarşıdan" der.
Aşçıbaşı iner kasaplardan çuvala doldurulmuş etlerden alır, omuzuna yükler, tam kaleye çıkacak iken, dur kaleden aşağı inmişken birde hemen şurada Kabeyi Tavaf edip, cikayim. Nasılsa iftara daha çok vakit var der. Omuzda etler başlar tavaf etmeye. Tavafı bitirir ve Kaleye çıkar.
Akşam iftar vakti gelmiştir, Eratla beraber paşalarda iftarı birlikte açacaklar. Ezan okunur Kabeden yanık sesle. Zemzem ve Hurma ile Bismillah denir ve oruçlar açılır. Yemek beklenirken Aşcıbaşı gelir derki Paşam önce cemaatle Akşam namazını kılalım. Paşa kabul eder.Namaz kılınır tekrar topluca iftar sofrasına oturulur.Paşa bakarki yemek yok, sorar, Hani yemek nerde. Aşcıbaşı az kaldı paşam geliyor. Dakikalar geçer, saat geçer bir türlü Et yemeği iftar sofrasına gelmez. Herkes aç ve herkesin gözü mutfakta.. Aşçıbaşı kan ter içinde..Paşa şüphelenir bir şey olduğunu anlar, Kalkar mutfağa aşçıbaşının yanına gider. Fokur fokur ateşte kaynayan kazanın kapağını açar ve görürkü Et hala kırmızı ve çiğ. Aşçıbaşı korkar. Paşa sorar ne bu hal, Sen Eti Ataşe yenimi koydun. -
Yok der Paşam öğleden evvel koydum ve ateşide sonuna kadar yaktım. Paşa birşeyler olduğunu anlar ve derki sen anlat şehre inince ne yaptın.
Aşçıbaşı derki; Paşam sabah erken şehre indim, kasaba gittim en taze ve en yumuşak etleri aldım. Sonra kaleye çıkarken, hazır şehre indim.Birde Kabeyi Tavaf yapıp, öyle cikayim dedim tavaf yaptım. Sonrada kaleye çıktım hemen eti ocağa koydum..
Paşa derki, Evlâdım Kabeyi Tavaf ederken et omuzundami, sırtındami idi.
Aşçıbaşı, Evet kimseye teslim edemedim, sırtımda idi.
Paşa, Behey oğlum Sen bilmezmisin, Kabeyi Tavaf edeni ateş yakmaz, boşa bekleme bu eti, o senle tavaf etti bu ateş onu yakmıyor. Bizlerde hiç olmazsa ömrümuzde bir defa olsun hac veya umre vesilesiyle kabeyi tavaf edebilir. Ecdadımızın bu yadigarını gönülleyebiliriz.
Işte bu hadisenin geçtiği atayadiğari Ecyad Kalesi…
Şimdi ise yerinde bazılarının Kabeyi bırakıp Resim çektirdikleri orda yüksekçe duran Zemzem Kulesi…
Hayıflanmamak elde değil…..

(Mirati Mekke - Eyüp Sabri Paşa)
Mustafa Göker SOSYOLOG
(08.06.2020)