1963 yılında Salyangoz yüklü bir kamyonun tercüman-şöför yardımcısı olarak İstanbul'dan Lion'a oradan da otostopla Paris'e giden genç, daha sonra Belçika da yaşamakta olan abi...

1963 yılında Salyangoz yüklü bir kamyonun tercüman-şöför yardımcısı olarak İstanbul'dan Lion'a oradan da otostopla Paris'e giden genç, daha sonra Belçika da yaşamakta olan abisi Savaş'ın yanında kalmak için Liege şehrine gitti.

Belçika Kraliyet Akademisi'nde resim, grafik ve iç mimarlık eğitimi görürken bir yandan da; Türk işçilerine tercümanlık, garsonluk, otomobil bakıcılığı işlerinde çalışır veya Türkiye’den getirttikleri filmleri orada yaşamakta olan Türk işçilerine göstererek geçimini sağlar.ADI BARIŞ MANÇO'dur

Öykünün bundan sonraki kısmını da bu konuyu daha önce kaleme almış iki ustadan, Hulusi Tunca ve Arda Uskan’dan dinleyelim:

Barış Manço, üniversite eğitimi gördüğü Belçika'nın Liege kentinde kendine bir ev tutmuştu..

Genç bir kızları olan çok tatlı yaşlı bir karı-kocaydı ev sahipleri..

“Belçika'daki ev sahibim ile artık akraba gibi olmuştuk. Beni daha ilk gün damatları ilân etmişti yaşlı karı-koca ev sahiplerim.

Öğrencilik yıllarımın en büyük aşkı olan Maria Claude ile genç kızın babasına söz verdiğim için 31 Ocak 1970 tarihinde evlendim. Maria, bir giyim mağazasında tezgâhtar olarak çalışıyordu.”

Tarih 31 Ocak 1970. Belçika'nın Liege kentindeyiz. İlginç bir nikah törenine davetliyiz. Damat, genç bir Türk müzisyen: Barış Manço. Gelin ise Belçikalı bir fotomodel: Marie Claude. Belçika’lı nikah memuru şaşkın.

Karşısında adeta Türk masalından fırlamış gibi duran bir çift bulunuyor.

Barış Manço'nun üzerinde, dededen kalma 175 yıllık, üzeri gümüş işlemeli mor bir kaftan var. Marie Claude ise beyaz bir gelinlik yerine, üzerinde turkuaz işlemeler bulunan siyah bir gelinlik giymiş, başına yörük işi bir gelin başlığı takmış.

Barış Manço ve Marie Claude, nikah sonrasındaki üç günü birlikte geçirir. Sonra ikisi de işlerine döner. Barış Manço bir plak doldurmak üzere Londra'ya giderken, Türk dergilerindeki Fruko reklamlarında da yer alan Marie Claude, yeni bir kampanya için İstanbul'a uçar.

Genç çift çok mutlu, her şey çok güzeldir. Daha doğrusu görüntü öyledir. Nikahın üzerinden henüz 40 gün geçmişti ki, Barış Manço eşinden boşanmak üzere mahkemeye başvurur.

Masallardaki düğünler 40 gün 40 gece sürerken, Barış Manço'nun masal gibi başlayan bu evliliği, sadece 40 gün 40 gece sürmüştür. Hukuki boşanma ise 6 ay sonra, 16 Temmuz 1970'te gerçekleşti.

Peki ayrılığın nedeni neydi?

Olayı o dönemde iki usta müzisyenin arkadaşı olan gazeteci Arda Uskan şöyle anlatıyor:

"Barış bizden birkaç yaş büyüktü ama gençliğimiz Moda'da beraber geçti desem yeridir. Bu olayın üzerinden yıllar geçtiği için şimdi anlatmakta bir mahzur görmüyorum. Fikret, o günlerde Barış'ın gurubunda gitar çalardı. Barış da Marie Claude adlı Belçikalı bir kızla evli..  M'amur? diye çağırırdık..

Çok tatlı bir kız.. Fikret Kızılok ile Marie Claude birbirine aşık olmuşlar.. Bir gece Fikret bizim evin kapısını çaldı. Yanındakini görünce küçük dilimi yutacaktım değil sahiden yuttum. Barış'ın eşi Marie Claude'du yanındaki. "Bu gece sende kalabilir miyiz" dedi Fikret. "Uyku tulumumuzu da getirdik, salonda yatarız!"

Dilim ağzımda yok ya, bir şey soramadım haliyle. Ertesi sabah uyku tulumlarını sırtlayıp Anadolu'nun yolunu tuttular.

Sevmişler birbirlerini yapacak bir şey yok.. Barış hiçbir şey yapmadı. Sessizce boşandı kızdan."

Olan Fikret Kızılok’un Barış Manço ile dostluğuna oluyor, çünkü Marie Claude ile ilişkisi uzun ömürlü olmuyor. Birlikte uyku tulumlarıyla Anadolu'yu gezdikten sonra ayrılıyor ve 73 yılında Şeyda Kızılok ile evleniyor.

Arda Uskan; “Barış hiç birşey yapmadı, hiç sesini çıkarmadı” dese de Barış bu konuyla ilgili cevabını kendi üslübuyla, üstelik de müzik tarihimize malolacak biçimde haykırmış ve notalara;

Ellerimle büyüttüğüm

Solarken dirilttiğim

Çiçeğimi kopardın sen

Ellere verdin.

Sözleri dökülmüştür.

Boşanmasından 4 ay sonra, 1970 yılının Kasım ayında, o güne kadar ağırlıklı olarak batı enstrümanlarını kullanan Manço, "Dağlar Dağlar" adlı plağını yayınladı.

Barış Manço'nun gitarı ve kemençe sanatçısı Cüneyd Orhon'un kemençesi ile kaydedilen şarkı, Barış Manço'nun sadece rock ile sınırlı kalmayan kendi müzik tarzının başlangıcı, müzik hayatının da dönüm noktasıoldu. 4 Aylık bir sürede 700.000'den fazla satan "Dağlar Dağlar" plağı, Manço'ya Platin Plak Ödülü'nü kazandırdı.

Şimdi “Dağlar Dağlar”ı bir de bu öykünün ışığında dinleyelim.

DAĞLAR DAĞLAR

Ellerimle büyüttüğüm

Solarken dirilttiğim

Çiçeğimi kopardın sen

Ellere verdin

Dağlar dağlar

Kurban olam yol ver geçem

Sevdiğimi son bir olsun

yakından görem

Kuşlar ötmez güller soldu

Yüce dağlar duman oldu

Belli ki gittiğin yerden

Kara haber var

Dağlar dağlar

Kurban olam yol ver geçem

Sevdiğimi son bir olsun

Yakından görem…

Kaynak: Arda Uskan röportajından

(18.02.2023)