Şah Şücâ' Kirmani'nin bir kızı vardı. Kirman valileri ona talib idi. Şah onlardan üç gün mühlet istedi. Bu üç gün içinde m...
Şah Şücâ' Kirmani'nin bir kızı vardı.
Kirman valileri ona talib idi. Şah onlardan üç gün mühlet istedi. Bu üç gün içinde mescidleri dolaştı. Güzel namaz kılan bir genç gördü. Namazı bitirinceye kadar onu seyretti. Sonra yanına gidip, "Ey genç, evli misin?" diye sordu. Genç, "Hayır" deyince ona, "Kur'an-ı kerîm okuyan, takva sahibi ve güzel bir kızla evlenmek ister misin?" dedi. Genç; "Bana kim kız verir ki, dünyâda üç dirhemden başka hiç bir şeyim yok" dedi. "Ben veririm. Bu üç gümüşün biri ile ekmek, biri ile katık, biri ile güzel koku satın al" dedi. Şah Şüca' kızını o genç ile evlendirdi. Kızı, o fakir gencin evine girdiğinde bir kuru ekmek parçası gördü. "Bu nedir?" diye sorunca, genç "Senin nasîbindir. Yarın sabah yemek için ayırmıştım" dedi. Şah'ın kızı babasının evine doğru gitmeye başlayınca genç, "Ah! ben Şah'ın kızının, benim yanımda durmayacağını bilmiştim" dedi. Kız bunu işitince, "Ben senin fakirliğin sebebiyle gitmiyorum, îmânının zayıflığı için gidiyorum. Sen akşamdan, sabahın ekmeğini hazırlıyorsun. Ben ise babama şaşıyorum. Bunca senedir yanındayım, bana seni takva ve zühd sahibi birine vereceğim derdi. Bugün öyle birine verdi ki, Rabbine i'timad etmiyor, rahat içinde bulunmuyor. Bu evde ya ben kalırım, ya bu ekmek. Sen karar Ver" dedi. Genç ekmeği bir fakîre verdi. Şah'ın kızı geri döndü ve onunla mes'üd olarak yaşadı.
(12.11.2022)