Ekonomideki hedef, ilke ve politikalara ilişkin makroekonomik tahminleri içeren ve önümüzdeki üç yıla ilişkin yol haritası niteliğindeki Orta Vadeli Program açıklanarak Resmi Gazete’de yürürlüğe girdi. 2025-2027 dönemine ait temel ekonomik göstergelere ilişkin tahminlerin yer aldığı programda büyüme, işsizlik ve enflasyon oranlarında revizeler dikkat çekti. OVP’ye göre 2024 yılı için yüzde 33 olan enflasyon yüzde 41,5 çıkarıldı (IMF Türkiye tahmini yüzde 43). 2025 yılı için yüzde 15,2 olarak belirlenen enflasyon beklentisi ise yüzde 17,5’e yükseldi. 2026 yılı için ise yüzde 8,5 olarak öngörülen hedef yüzde 9,7’ye çıkarıldı. 2027 yılı için enflasyon hedefi ise yüzde 7 olarak belirlendi. Programda yer alan enflasyon tahminlerinin revizelerle birlikte piyasa beklentisine yakınsadığı görülüyor. Yukarı yönlü bu revizelerde hem iç piyasa dinamikleri hem küresel ekonomik konjonktürdeki hareketlerin dikkate alındığı ve tahminlerin reele yakınsandığını görüyoruz.
Ekonomik büyüme oranlarında da tahmin revizeleri sözkonusu. OVP’de büyümeye ilişkin tahminlerin düşürüldüğü görülüyor. Öngörülere göre 2024 yılı büyüme tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,5’e çekildi. Bir önceki OVP’de 2025 yılı için yüzde 4,5 olan tahmin yüzde 4’e düşürüldü. 2026 yılı büyümesi yüzde 4,5 olarak tahmin edilirken 2027 yılı için ise yüzde 5 büyüme hedeflendi. Böylece bir önceki OVP’ye göre büyüme oranları 0,5 puan aşağı revize edilmiş oldu. Büyüme tahminlerinin düşürülmesi enflasyonla mücadelenin ve sıkılaşma adımlarının bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ve ekonomi yönetiminin birlikte yaptığı açıklamalarda da sıkı duruşun maliye politikasıyla desteklenerek politikaların eşgüdümlü ilerleyeceği yönünde sinyaller verilmekte. Bu kapsamda büyüme tahminlerinin beklentilerle uyumlu yönde ilerlediğini ifade edebiliriz. Zaten yakın zamanda malumunuz büyüme rakamları açıklanmıştı. İlk çeyrekte yüzde 5.3 büyüyen Türkiye Ekonomisi, ikinci çeyrekte yüzde 2.5 büyüdü. Son 4 yıldır sürekli büyüyen ekonominin tüketim odaklı büyüdüğü eleştirileri vardı. Fakat dezenflasyon sürecinde sıkı para politikasıyla talebin aşağı çekilip ekonominin soğutulmaya çalışıldığı kredilerin kısıldığı şu ortamda büyüme kaydediliyorsa, büyümede dengelenme sürecinin başladığını ifade etmek yanlış olmaz. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte de oranlar aşağı doğru biraz daha çekinik olsa da büyümenin devam edeceğini ifade edebiliriz. Tabi arzu edilen hal, reel manada üretim odaklı, ihracatın artırılıp ithalatın olabildiğince kısıldığı, cari açığın GSMH’ya oranının minimize edilebildiği ekonomik ortamda büyüme tablosu.
OVP’de işsizlik oranı tahmininin 2025 yılı için yüzde 9,6’ya, 2026 yılı için yüzde 9,2’ye ve 2027 yılı için ise yüzde 8,8’e indirildiğini görüyoruz. İşsizliğe ilişkin tahminlerde işsizliğin kademeli olarak azalacağı öngörülmekte olup OVP süresi boyunca toplamda 2,3 milyon ek istihdam oluşturulması hedefleniyor. Sıkı para ve maliye politikalarının uygulandığı ekonomide elbette bu kolay olmayacak, lakin enflasyonda kalıcı düşüş görülür ve faizler aşağı çekilebilirse yatırım ortamının iyileşip istihdam üretmek de zor olmayacaktır. OVP’de dikkat çeken bir diğer husus ise kur tahminlerine ilişkin oldu. Programa göre dolar kuru 2024 yılı için 33,2 (şu sıralar 33-34 bandında), 2025 yılı için yüzde 42, 2026 yılı için 44,6 ve 2027 için ise 46,9 olarak öngörülüyor. Politika faizi düşerse dolar kısa veya orta vadede genel olarak yükselir. Kurun yükselişi altın fiyatlarını da yükseltir. Şu anki ortamda kurda stabilite sözkonusu. Politika faizinde indirim ise Kasımdan önce olmayacak gibi.
OVP’de cari açık 2024 yılı için yüzde 3,1’den yüzde 1,7’e indirilirken, 2025 yılı için yüzde 2,6’dan yüzde 2,2’ye düşürüldü. Sonraki yıl yüzde 1,6’ya çekilen cari açık tahmini 2027 yılı için ise yüzde 1,3 olarak belirlendi. Cari dengeye ilişkin verilerin bir süredir gerilediği görüyorduk. Program bu seyrin önümüzdeki dönemlerde de olumlu yönde devam edeceğini gösteriyor. Ayrıca programda yer alan büyümedeki öngörülere paralel olarak cari açıkta önümüzdeki yıl önce sınırlı bir artış gerçekleşeceği ardından ise geri çekileceği tahmin ediliyor. Cari açık seyri ve geleceğe yönelik tahminler ihracat performansının giderek artırılacağı, ithalatın da aşamalı olarak kısılacağına yönelik yorumlar yaptırıyor. Cari açıktaki düşme, CDS’in daha da düşürülüp ülkeye yabancı dolaylı ve doğrudan yabancı sermaye çekme performansımızla da doğru orantılı.
OVP’de 2024 yılı için bütçe dengesinde olumlu bir seyir görülüyor. Başlangıçta 2.652 milyar TL olarak öngörülen bütçe açığının 2.149 milyar TL olarak revize edildiği görülüyor. Merkezi yönetim bütçe giderlerinin GSYH’ya oranının 2025 yılında yüzde 23,9, 2026 yılında yüzde 23,7 ve 2027 yılında yüzde 23,5 olmak üzere giderek düşmesi öngörülmekte. Gelirler tarafında ise merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYH’ya oranı 2025 yılında 20,8, 2026 yılında 20,9 ve 2027 yılında 21,0 olması tahmin edilmekte. Söz konusu veriler önümüzdeki dönemlerde gelirlerde değişimin sınırlı olacağı, giderlerin ise azalacağını gösteriyor. Kamu tasarruf paketinin tavizsiz uygulanması bu noktada önemli. Giderleri kısmak en önemli ayak. Deprem ve benzeri olağanüstü hadiselerin olmaması halinde giderler kısılabilirse otomatik olarak bir bütçe rahatlaması olur. Gelir üretme kapasitemiz sınırlı olmakla beraber kayıtdışı ile mücadele ve vergi hasılatının artırılma çalışmalarının kararlılıkla devam ettiğini görüyoruz.
OVP sunumunda yapılan açıklamalar vergi adaleti, kayıt dışılıkla mücadele, reformlar, muafiyet ve istisnaların gözden geçirilmesi gibi konuların ekonomi yönetiminin gündeminde yerini koruduğuna işaret ediyor. Nitekim yıl içinde kurumlar vergisinde yapılan düzenlemeler, küresel asgari kurumlar vergisi, yurt içi asgari kurumlar vergisi, finansal enstrümanlara yönelik düzenlemeler de bunu gösteriyor. Ulusal ve küresel ekonomik konjonktüre olumsuz yansıyacak Ülke içi ve dışı olağanüstü hadiselerin olmamasını dileyerek, kararlılıkla izlenecek para ve maliye politikalarıyla yeni OVP’deki hedeflere ulaşabilmeyi ümit ve temenni ederek süreci bizde takip ediyor olacağız.